Doğum sonrası stres bozukluğu kadınları nasıl etkiliyor?

Yönetici 23 Şubat 2020 Yorum yapılmamış

Doğum sonrası stres bozukluğu kadınları nasıl etkiliyor?

Doğum, kadın yaşamında fiziksel anlamda en ağrılı olaylardan biri. Ancak travmanın milyonlarca yeni anne üzerinde bıraktığı uzun dönemli etkiler hala yeterince dikkate alınmıyor. Travma Sonrası Stres Bozukluğu (PTSD) aşırı stres, korku ve üzüntülü olayların ardından yaşanan bir durum. Birinci Dünya Savaşı’ndan dönen askerlerde ilk teşhisler konmuştu. 100 yılı aşkın zaman geçse de PTSD hala savaşla ilişkilendirilen ve daha çok erkeklerin yaşadığı bir rahatsızlık olarak düşünülüyor. Oysa dünyada milyonlarca kadın da doğum sonrası PTSD semptomları gösteriyor. Doğum travmasını ağır yaşayan kadınlar, o andaki korku ve çaresizlik hislerini daha sonra da kabuslar, canlı anılar ve geçmişe dönüş şeklinde tecrübe edip bunları hatırlatan olaylar karşısında panik, endişe ve üzüntüye kapılabiliyor, o travmayı hatırlatan her şeyden kaçma, o konu hakkında konuşmama eğilimine girebiliyor. Bu ağır semptomlara rağmen doğum sonrası PTSD ancak 1990’larda resmi kabul gördü. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, gebelik ve doğumla ilgili sorunlardan dolayı dünyada her gün 803 kadın hayatını kaybediyor. Doğum […]

Daha fazla oku

Beynimizin yarısıyla yaşayabilir miyiz?

Yönetici 16 Şubat 2020 Yorum yapılmamış

Beynimizin yarısıyla yaşayabilir miyiz?

Beyninin bir kısmı olmadığı halde normal yaşamını sürdüren uç örnekler var. Tom Stafford bunun nasıl mümkün olabildiğini açıklıyor. Beynimizin ne kadarına gerçekten ihtiyaç duyuyoruz? Beyninin bir kısmı olmayan ya da hasara uğramış olan insanlarla ilgili haberler son zamanlarda medyada birkaç kez yer aldı. Bu vakalar beynin nasıl çalıştığını tam olarak anlamadığımız gibi onu yanlış ele alıyor olabileceğimizi de gösteriyor. Birkaç ay önce, bir kadının beyninin arka kısmındaki beyincik bölgesinin olmadığına dair bir haber çıktı. Yani bu kısım hasar görmüş değildi, hiç yoktu. Bazı tahminlere göre toplam beyin hücrelerimizin yarısı beyincikte bulunuyor. Ama 24 yaşındaki bu kadın normal bir yaşam sürüyordu. Eğitimini tamamlamış, evlenmiş ve normal bir hamileliğin ardından bir çocuk sahibi olmuştu. Ama bu durumun kadın üzerinde tümüyle etkisi yok denemezdi. Ömrü boyunca tereddütlü, hantal hareket etmişti. Ama asıl şaşırtıcı olanı, beyninin bir kısmı olmayıp da hareket edebilmesiydi. Beyincik beynin öylesine temel bir bölgesidir ki ilk omurgalı canlılarda ortaya çıkmıştır. […]

Daha fazla oku

İnternet beynimizi nasıl etkiliyor?

Yönetici 16 Şubat 2020 Yorum yapılmamış

İnternet beynimizi nasıl etkiliyor?

Modern dünyanın yaşamımıza soktuğu yeni kaygılar var. Artık sadece ruh sağlığımızı ya da kilomuzu düşünmek yetmiyor, beyin sağlığımızı da düşünmek gerekiyor. En azından gazete başlıkları böyle diyor. Mesajlaşma beynimizdeki dikkat merkezlerini yıpratıyor mu? Facebook, Twitter ve diğer sosyal medya araçları bizi normal insan ilişkilerinden uzaklaştırıyor mu? E-posta kullanımının da kokain gibi bağımlılık yapıcı kimyasallar sağladığı doğru mu? Bu tür kaygıların artmasından yararlanan bir kesim de var. Kitapçı rafları artık beyin eğitici kitaplar ve oyunlarla da dolu. Bunların hepsi de size beynin algı gücünün bir kas gibi eğitilebileceğini vaat ediyor. Peki doğru mu bu iddialar? Sudoku bulmacaları insan türünün, dikkat eksikliği çeken, sosyal olarak fonksiyonunu yitirmiş, e-posta bağımlısı yarı insan-yarı akıllı telefona dönüşmesini önleyecek tek şey mi? Bu konudaki iyi haberleri vermeden önce kötü haberden başlamak en iyisi olacak. Gerçek şu ki, yaptığımız her şey beynimizde değişime yol açıyor. En ufak bir düşünceden tutun da en büyük deneyime kadar her şey […]

Daha fazla oku

Neden kendimizi gıdıklayamayız?

Yönetici 16 Şubat 2020 Yorum yapılmamış

Neden kendimizi gıdıklayamayız?

İnsan beyninin en büyük gizemlerinden birini ortaya çıkarmak için elimize bir tüy alıp ayak tabanlarımızı gıdıklayalım. Sonra da aynı işlemi bir başkasının yapmasını isteyelim. Şöyle bir soru çıkar ortaya: Birincide yüz ifademiz değişmezken, ikincisinde nasıl oluyor da hem zevk hem acı veren bir duyguyla kaskatı kesiliyoruz? Bir zamanlar çocuklukta sorulan bu soru bugün nörologların da gündeminde. Avustralya’daki Monash Üniversitesi’nden George Van Doorn bu durumun “bilinç ve öz ayrımsama gibi daha büyük sorulara kapıları araladığını” söylüyor. Bu nedenle beynin bariyerlerini aşarak insanların laboratuvar ortamında kendi kendilerini gıdıklamalarını sağlamak için biraz da aşırıya kaçan deneylere girişiliyor. Bilim insanlarının bu konuya ilgisini anlamak için şunu düşünmek gerekiyor: Vücudumuz her hareket ettiğinde farklı duyumlara kapılıp kafamız karışsaydı, sağa sola yönelseydik ne olurdu? Ya da yürürken elimiz bacağımıza her çarptığında biri bize saldırıyormuş sansaydık? Beyinciğin öngörüsü Kendi hareketlerimiz ile başkalarının eylemleri arasında ayrım yapabilmek bu nedenle kendi varlığımız ile dış varlıkları duyumsamamızın temelini oluşturur. Bu […]

Daha fazla oku

Çok çalışmaktan yorulanlara tavsiyeler

Yönetici 16 Şubat 2020 Yorum yapılmamış

Çok çalışmaktan yorulanlara tavsiyeler

Fazla çalışmaktan bütün enerjinizin tükendiğini, mutsuz olduğunuzu mu hissediyorsunuz? Bu duygular işyerlerinde o kadar yaygın hale geldi ki insanlar artık normal hislerin ne olduğunu hatırlamaz oldu. İşler artık daha hızlı yürüyor olsa da kontrolü yeniden ele geçirmenizi ve kendinizi daha az kuşatılmış altında hissetmenizi sağlayacak yöntemler var. Bunları profesyonel, meslek sahibi insanların üye olduğu LinkedIn sosyal iletişim ağındaki etki sahibi kişilere sorduk. Koçluk ve liderlik konusunda uzman Scott Eblin bu konuda şu tavsiyelerde bulunuyor: Anın baskısını fark edip üstesinden gelmek. Sadece o anı yaşayan insanlar geleceğe bakıp plan yaparak hedeflerinin peşinden koşamaz. ‘Gerçekten de gerekli mi?’ sorusunu sormak. Düzenli yaptığınız işlerle ilgili alışkanlıklarınızı gözden geçirin. O toplantıyı yapmak, o raporu yazmak, o e-postaya cevap vermek vs. gerçekten gerekiyor mu? Bazen bunlar alışkanlığa dönüştüğü için yapılır. ‘Yapsam iyi olur’ türünden işleri mümkün olduğunca elemek gerekir. Bunlardan kurtulunca edinilen zaman daha verimli bir şekilde daha önemli işlerde kullanılabilir. En önemli işlere öncelik […]

Daha fazla oku

Hafızanın sınırı var mı?

Yönetici 16 Şubat 2020 Yorum yapılmamış

Hafızanın sınırı var mı?

Hafıza kartı dolduğunda daha fazla fotoğraf kaydedemeyen dijital fotoğraf makinelerinin tersine insan beyninin kaydetme kapasitesi hiç azalmıyor gibidir. Fakat insan beyninin sınırsız kaydetme yeteneğini algılamak zordur. Nörologlar uzun süre beynin kapasitesini ölçmeye çalıştı. Ancak hafızasıyla inanılmaz şeyler başaran insanların bilişsel becerileri şaşırtıcı sonuçlar sunuyor. Çoğumuz bir telefon numarasını bile ezberlemekte zorluk çekeriz, kaldı ki binlerce rakamlı bir sayıyı hatırlayalım. Fakat 24 yaşındaki üniversite öğrencisi Çinli Çao Lu, 2005’te pi sayısının 67.980 rakamını ezberleyerek dünya rekoru kırmıştı. Bazı dahiler ise isimlerden, tarihlere, en ince detaylı karmaşık görsel bilgilere kadar her şeyi akılda tutabiliyor. Nadiren sağlıklı insanların bir kazadan sonra bu hale gelmesi de söz konusu olabiliyor. 10 yaşındaki Orlando Serrell, beysbol sopasıyla kafasının sol tarafına aldığı darbenin ardından sayısız araba plakası ezberlemeye, onlarca yıl öncesine ait bir tarihin hangi güne denk düştüğünü söylemeye başlamıştı. Peki nasıl oluyor da bu insanlar ortalama bir beynin hafıza kapasitesini bu kadar aşabiliyor? Bu olgular insan […]

Daha fazla oku

Yeteneksizler neden kendilerini yetenekli sanır?

Yönetici 16 Şubat 2020 Yorum yapılmamış

Yeteneksizler neden kendilerini yetenekli sanır?

Psikologlar insanların kendi yeteneklerini yargılama konusunda iyi olmadığını, en yeteneksiz insanların en kötü değerlendirmeleri yaptığını belirtiyor. Psikologlar kendi başarısızlıklarımızı sandığımızdan daha fazla görmezden geldiğimizi söylüyor. Yeteneksiz bazı insanların kendilerini överek bu kadar sinir bozucu görülmelerinin nedeni de budur belki. 1999’da New York’taki Cornell Üniversitesi’nden Justin Kruger ve David Dunning herhangi bir konuda yeteneği olmayan insanların bu yetenek yoksunluğunun farkında olup olmadıklarını araştırdı. Bu konuda yazdıkları makalelerine Pittsburgh bölgesinden bir banka soyguncusu örneğini vererek başladılar. McArthur Wheeler adlı kişi iki banka soygununun ardından 1995’te tutuklanmıştı. Gündüz vakti maskesiz soygun yapan Wheeler, polisin gösterdiği güvenlik kameralarını görünce şaşırmış, “Ama yüzüme limon suyu sürmüştüm” diye protesto etmişti. Çünkü limon suyunun kendisini kameralarda görünmez kılacağına inanıyordu. Yetenek değerlendirmesi İki araştırmacı, komedyenlerden 30 espriye komiklik derecelerine göre not vermelerini istemişti. Daha sonra 65 üniversite öğrencisinden aynı şakaları değerlendirmeleri istendi. Bu kişilerden ayrıca kendi değerlendirmelerini ortalamaya kıyasla nasıl bulduklarını söylemeleri bekleniyordu. İki sonuç karşılaştırıldı. Katılımcıların çoğu […]

Daha fazla oku

En besleyici 20 bitkisel gıda

Yönetici 15 Şubat 2020 Yorum yapılmamış

En besleyici 20 bitkisel gıda

1000 çeşit ham besin maddesini inceledikten sonra araştırmacılar vücudun ihtiyaç duyduğu en önemli besin maddelerini sıraladı. 20. Uzun saplı brokoli 22 kalori (100 g) Besin puanı: 62 Bildiğimiz brokoliden farklıdır. Sapları daha uzun, çiçek kısmı daha küçük olan bu sebze turpgillerdendir. 19. Acı biber 324 kalori (100 g) Besin puanı: 62 Capsicum bitkisinin meyvesi olan acı biber, kapsaisinoid, karotenoid ve askorbik asit ve antioksidanlar bakımından zengindir. 18. Kara lahana 32 kalori (100 g) Besin puanı: 63 Ortasında yumrusu olmayan bir tür lahana. 17. Fesleğen / reyhan 23 kalori (100 g) Besin puanı: 63 Kalbi korumada etkili bir bitki olarak biliniyor. Mantara ve bakteriye karşı etkili olduğu sanılıyor. 16. Pul biber 282 kalori (100 g) Besin puanı: 63 A, C, E vitaminleri, fenolik bileşikler ve karotenoidler bakımından zengindir. 15. Dondurulmuş ıspanak 29 kalori (100 g) Besin puanı: 64 Magnezyum, folat, A vitamini ve karotenoidler bakımından zengin olan ıspanağın dondurulmuşu tazesinden daha […]

Daha fazla oku

Hiç çaba harcamadan hafızayı güçlendirme yöntemi

Yönetici 15 Şubat 2020 Yorum yapılmamış

Hiç çaba harcamadan hafızayı güçlendirme yöntemi

Kısa ve uzun dönemli hafızayı güçlendirmenin çok basit bir yöntemi var; bu yöntem öğrencilerin de Alzheimer hastalarının da işine yarıyor. Yeni bir bilgiyi öğrenmeye çalışırken çoğumuz çok çaba göstermenin etkili olacağını sanırız. Oysa asıl ihtiyacımız olan, kısa bir süre hiçbir şey yapmamaktır. Bir şey öğrendikten sonra bir kenarda oturup 10-15 dakika kafa dinleme halinde yeni öğrendiğiniz bilgiyi çok daha iyi hatırladığınızı göreceksiniz. Öğrenme sırasında düzenli ara vermek ve bu aralarda hafıza oluşumunu sekteye uğratmamak için beyni meşgul edecek herhangi bir şey yapmamak gerekir. E-postalara, akıllı telefona, internete bakmadan, hiçbir şey yapmadan beyni dinlendirmek… Bu sadece öğrenciler için değil, hafıza kaybı, demans gibi hastalıklar için de önerilen bir yöntem. Yapılan deneyler, daha önce farkına varılmayan bu yöntemle öğrenme ve hatırlama kapasitesinin artırıldığını gösteriyor. Kısa dinlenmelerle kısa ve uzun dönemli hafızayı güçlendirmek mümkün. Beynin hiçbir şekilde meşgul edilmeden dinlenmesi yoluyla hafızanın güçlendirilebileceğine dair ilk veriler 1900’de Alman doktor Georg Elias Muller tarafından […]

Daha fazla oku

Başkalarının seks hayatı sandığınız gibi değil

Yönetici 15 Şubat 2020 Yorum yapılmamış

Başkalarının seks hayatı sandığınız gibi değil

Araştırmalar, gençlerin gerçekte olduğundan daha fazla seks yaptıklarını düşündüğümüzü gösteriyor. Özellikle erkekler, genç kadınların seks hayatı ile ilgili çarpık bir anlayışa sahip. Araştırma ve danışmanlık şirketi Ipsos’un yanlış algılar konusunda yaptığı araştırmaların sonuçları The Perils of Perception adlı kitapta toplandı. Araştırma kapsamında İngiltere ve ABD’de yaşayan insanlardan, kendi ülkelerindeki 18-29 yaş grubunun son bir ayda ne kadar seks yaptıklarına dair tahminde bulunmaları istendi. Her iki ülkedeki ortalama tahmin, genç erkeklerin ayda 14 kez seks yaptığı üzerinde yoğunlaşmıştı. Oysa cinsel davranışla ilgili yapılan ayrıntılı araştırmalar, gerçek rakamın İngiltere’de beş, ABD’de ise dört olduğunu gösteriyordu. Yani insanlar genç erkeklerin gün aşırı veya yılda 180 kez seks yaptığını düşünürken, gerçek rakam yılda 50 civarında gerçekleşiyor. Ancak tahminlerimizdeki tek yanılgı bu değil. Her iki ülkede de erkekler, genç kadınların seks hayatına dair daha büyük bir yanılgı içinde. Zira İngiltere’de erkekler bu kadınların ayda 22 kez, ABD’dekiler ise 23 kez seks yaptığını tahmin etmişti. Oysa araştırmalar genç […]

Daha fazla oku