Cadı mahkemeleri, nörolojik hastalık ve sosyal-politik faktörler

Yönetici 15 Şubat 2020 Yorum yapılmamış

Cadı mahkemeleri, nörolojik hastalık ve sosyal-politik faktörler

1692-93 yılları Amerika’nın kuzey doğusundaki Salem kasabasında ‘cadılık ve büyücülük’ gerekçesiyle başta kadınlar ve kız çocukları olmak üzere çok sayıda insanın mahkemelerde yargılandığı ve ölüme mahkum edildiği yıllar oldu. Bu olay tarihte ‘Salem Cadı Mahkemeleri’ olarak biliniyor. 9 yaşındaki Betty Parris ile 11 yaşındaki Abigail Williams bu avın ilk kurbanlarındandı. Bu iki kuzenin cadılık faaliyetine kanıt olarak sunulan şey ise tuhaf davranışlarıydı. Kol ve bacakları, boyunları kontrolsüz bir şekilde kasılıyor, ağızları çarpılıyor, ilginç sesler çıkarıyor, eziyetli nöbetler geçiriyorlardı. Doktor, rahip Samuel Parris’e kızına ve yeğenine büyü yapılmış olduğunu söylemişti. Kısa sürede Salem’de en az beş kızda daha benzer belirtiler görülmüş, yöre halkı büyücülük ve cadılıkla suçlanmaya başlanmıştı. Mahkemelerde 200’den fazla kişi bu suçlamalara maruz kalmış, çoğu kadın olmak üzere 20 kişi ölüme mahkum olmuştu. 10 Haziran 1692’de ilk kurban olarak Bridget Bishop asıldı. Pek çok kişi de hapiste ölmüş, Amerikan tarihinin en ölümcül cadı avı tarihe geçmişti. Peki 300 yılı […]

Daha fazla oku

Göz kontağı insanı neden etkiler?

Yönetici 15 Şubat 2020 Yorum yapılmamış

Göz kontağı insanı neden etkiler?

Kalabalık bir ortamda iki kişinin göz göze gelmesi romantik filmlerde en çok kullanılan sahnelerinden biridir. Ancak göz kontağında oldukça karmaşık ve bilinçaltı tepkileri içeren bir durum söz konusudur. Herkesin başına gelmiştir. Gürültülü ve kalabalık bir ortamda bir insanla bakışlarınız kesişir ve etraftaki her şey bulanıklaşırken siz birbirinize bakıştığınız ortak bilgisiyle anlık bir bağlantı hissedersiniz aranızda. Göz kontağı her zaman bu kadar heyecan verici olmasa da gündelik konuşmaların doğal bir parçası olarak önemlidir. Biriyle konuşurken, göz temasına veya bakışlarını kaçırmasına göre kişilik değerlendirmesi yaparız. Sokakta yürürken insanlar bizimle göz teması kurmuyorsa reddedilme hissine kapılabiliriz. Kendi deneyimlerimizden hareketle bu kadarını zaten biliyoruz. Psikolog ve nörologların bu konuda yıllardır sürdürdüğü araştırmalar, bakışlarımızın neleri ele verdiği ve göz teması kurduğumuz kişi hakkındaki düşüncelerimizin nasıl değiştiği de dahil olmak üzere, göz kontağının gücü ve etkisine dair ilginç bulgular ortaya koyuyor. Bakışlar dikkatimizi çeker ve etrafımızda olup biten diğer olaylar bulanıklaşır. Birinin bize baktığını görmek beynimizde […]

Daha fazla oku

Gerçek Aşk’a inanmak ne tür olumsuzluklara yol açabilir?

Yönetici 15 Şubat 2020 Yorum yapılmamış

Gerçek Aşk’a inanmak ne tür olumsuzluklara yol açabilir?

Eski tarz romantiklerin aşk anlayışı sorunlu olabilir. Gerçek aşka dair katı inançlara sahip olmak ilişkilerde partnerinin iyi ve kötü yanlarını görmesine engel olabilir. Partnerinizle yaşadığınız sorunları arkadaşlarınıza anlattığınızda bunları kafaya takmanın yersiz olduğunu mu söylüyorlar? Ya da bir arkadaşınız sizin hiç uygun bulmadığınız biriyle yeni bir ilişkiye başlamış ve bu ilişki zamanla giderek gelişiyor mu? Psikologlar, ilişkilere başlamamızı ve sürdürmemizi etkileyen iki skaladan söz ediyor. Bunlardan biri, ilk izlenim ve uyum belirtilerine ne kadar önem verdiğimizi, diğeri ise ilişkilerde sorunları aşma yönünde ne kadar çaba gösterdiğimizi ölçüyor. Bunlara örtülü ilişki teorileri adı veriliyor (çünkü bu konuları pek konuşmayız). Gerçek aşka inandığımızı düşünürüz, ama başkalarıyla bu konuyu açıktan pek tartışmaz veya yeni bir ilişkiye bunun farkında olarak başlamayız. İlişkimizde sorunları partnerimizle konuşmaktan kaçınıyor muyuz? Olmadığı halde bir yerde hata mı arıyoruz? İlişkimizi ‘hayalet’ gibi sıyrılıp uzaklaşarak mı sona erdiriyoruz? Bu iki skalayı kullanarak bu soruların yanıtlarını bulabiliriz. Bu örtülü tutumlardaki farklılıklar […]

Daha fazla oku

Afrodizyaklar cinsel arzuyu gerçekten artırır mı?

Yönetici 15 Şubat 2020 Yorum yapılmamış

Afrodizyaklar cinsel arzuyu gerçekten artırır mı?

Cinsel arzuyu artırdığına inanılan yiyeceklerden biri de istiridye… Peki ne kadar doğru? Çikolata, çilek, istiridye gibi kimi yiyeceklerin cinsel arzuyu ve gücü artırdığına dair söylentileri pek çok kişi duymuştur. Peki bunların doğruluk payı nedir? Yunan aşk tanrıçası Afrodit’ten esinlenen ‘afrodizyakların’ cinsel dürtü, güç ve zevki artırdığı söylenir. Çikolata, çilek, istiridye bunlar arasında sayılır. Tarihte çok daha ilginç maddelerin bu tür etkileri olduğuna inanılırdı: zehirli İspanyol sineği, gergedan boynuzu ve bazı nadir bitki özleri gibi… Martha Hopkins kitabı için araştırma yaparken tarihte afrodizyak olarak görülen birçok maddenin farklı özelliklerine dikkat çekiyor: “Bunlar ya trüf mantarı, kaz ciğeri ezmesi, havyar gibi az bulunan pahalı yiyeceklerdir, ya da kuşkonmaz, enginar gibi cinsel organa benzetilen yiyecekler, hatta hayvan testisleri olabiliyor.” Afrodizyakları aşk, şehvet ve arzu ile ilişkilendirsek de, güvercinden bademe ve yabani havuca kadar birçok şeyin afrodizyak olarak görüldüğü 17. yüzyılda bu yiyecekler, doğurganlık yeteneğini geliştirmek üzere evli çiftlere verilen tıbbi maddeler olarak algılanırmış. […]

Daha fazla oku

Canımız bir yiyeceği çekiyorsa bu ne anlama gelir ?

Yönetici 15 Şubat 2020 Yorum yapılmamış

Canımız bir yiyeceği çekiyorsa bu ne anlama gelir ?

Araştırmalar, çikolata yeme arzusunun Batı’ya özgü olduğunu, Doğu kültürlerinde fazla yaygın olmadığını gösteriyor. Acıktığımızda karnımızı doyurma güdüsünü giderdiğimiz için ne yediğimiz pek önemli değildir. Ama canımız özellikle bir yiyecek çekiyorsa onu yiyinceye dek takıntı halinde bir arzuya dönüşür. Çoğumuz yaşamışızdır bu hissi. Arzu duyulan yiyecek genellikle yüksek kalori içerir. Bu hissin kilo alma veya yüksek vücut kitle indeksi ile ilişkilendirilmesi bundandır. İnsanın canı bir şey çekiyorsa vücudun ihtiyaç duyduğu bir besine dair sinyal verdiği düşüncesi oldukça yaygın. Ama bunun doğruluk derecesi nedir? Yapılan araştırmalar, bu hissin birçok nedeni olabileceğini ve çoğunun psikolojik olduğunu ortaya koyuyor. 1900’lerin başlarında Rus bilim adamı İvan Pavlov, köpeklerin yemek zamanı ile ilgili belli uyarıcılara tepki olarak yemek beklediğini ortaya koymuştu. Pavlov deneylerinde köpeklere zil sesine tepki olarak salya salgılamayı öğretmişti. Kültürel koşullanma Pennington Biyomedikal Araştırma Merkezi’nden besin ve metabolizma konusunda araştırma yapan doçent John Apolzan’a göre, yiyecek arzusu esas olarak bu koşullanma tepkisiyle açıklanabilir. “Televizyonda […]

Daha fazla oku

Utangaçlık neden kaynaklanır, giderilebilir mi ?

Yönetici 15 Şubat 2020 Yorum yapılmamış

Utangaçlık neden kaynaklanır, giderilebilir mi ?

Bir partiye gittiğinizde diğer insanlarla tanışıp konuşma fikri sizi korkutuyor mu? Ya da kitle önünde konuşma veya sunum yapacağınızı düşünmek bile sizi terletiyor mu? Öyle ise yalnız değilsiniz. Akindele Michael utangaç bir çocuktu. Nijerya’da çoğu zamanını aile evinde geçiriyordu. Anne ve babası ise hiç de utangaç değildi. Akindele kendi utangaçlığını evin korunaklı ortamında büyümesine bağlıyor. Peki gerçekten öyle midir? Londra’daki Kings College’de gelişimsel davranışsal genetik profesörü Thalia Eley’e göre bu kısmen doğru. “Utangaçlık huyla ilgili bir özellik ve huy kişiliğin habercisi gibidir. Küçük çocuklar diğer insanlarla iletişim kurmaya başladığında, tanımadıkları bir yetişkinle konuşurken rahat davranma düzeylerinin farklı olduğunu görüyoruz” diyor. Eley, utangaçlığın sadece yüzde 30 oranında genetikle ilgili olduğunu, geri kalan kısmın çevresel etkilerden kaynaklandığını söylüyor. Utangaçlıkta genetiğin rolü konusundaki araştırmalar birbirinin genetik kopyası olan tek yumurta ikizleriyle yapılıyor. Eley’e göre, çevresel faktörler bu tür özelliklerin gelişmesinde daha önemli. Genetikle ilgili ilginç şeylerden biri de bizi çevresel etkenler içinde kendi […]

Daha fazla oku

Yeni Güzellik Trendi “Yoga Skin” Hakkında Bilmeniz Gerekenler

Yönetici 13 Şubat 2020 Yorum yapılmamış

Yeni Güzellik Trendi “Yoga Skin” Hakkında Bilmeniz Gerekenler

Günümüzde ağır ve mat makyajlar yapmak yerine parlak ve canlı bir görünüme sahip olmak hiç olmadığı kadar önemli. Dolayısıyla parlak bir görünüm sağlayan makyaj trendlerine her geçen gün bir yenisi daha ekleniyor. Henüz ülkemizde yaygınlaşmayan “yoga skin” de bu akımlardan biri. Peki yoga skin nedir, yogayla gerçekten bir ilişkisi var mı, nasıl uygulanır ve hangi ürünler kullanılır? Tüm bu soruların cevabını sizler için araştırdık.   İşte en yeni güzellik trendi yoga skin hakkında bilmeniz gerekenler…   Yoga skin nedir? Ünlü makyaj artisti Sara Hill tarafından yaratılan yoga skin tekniği; nemli, kontürlü ve parlak bir cilde sahip olmayı amaçlıyor. Yogadan çıkan insanların ışıltılı ciltlerinden ilham aldığını söyleyen Sara Hill, “Yogadan çıkan insanların parlayan, canlı ve sağlıklı görüntüsünü elde etmek için yoga skin akımını başlattım.” diye de ekliyor. Yani kısacası yoga skin’e sahip olmak için terli ya da yağlı bir görüntüden uzak durmanız ancak spordan çıkmışsınız gibi bir görüntü yakalamanız şart!   […]

Daha fazla oku

Nefes, Beden ve Zihin Arasındaki Muhteşem Denge: Chigong Nedir?

Yönetici 13 Şubat 2020 Yorum yapılmamış

Nefes, Beden ve Zihin Arasındaki Muhteşem Denge: Chigong Nedir?

Günümüzde birçok insan, oldukça yoğun bir hayat temposuna sahip. Yoğun hayat temposunun getirisi olan stres ise ne yazık ki hepimizin problemi olmuş durumda. Stresle baş etmenin en etkili yollarından biri olan meditasyon hakkında her geçen gün yeni bir bilgi öğreniyoruz. Henüz ülkemizde popülerleşmeyen meditasyon türlerinden biri de Chigong! Peki Chigong nedir, amacı nedir ve faydaları nelerdir? Tüm soruların cevabını sizler için derledik. İşte Chigong hakkında tüm bilmeniz gerekenler… Chigong nedir? Chigong, kökenleri 5 bin yıl öncesine dayanan kadim Çin bilgeliğinin sağlık sisteminin ve Çin tıbbının temel hareketleri olan Tao ve Zen öğretilerinin uygulanması tekniğidir. Temeli evrensel yaşam enerjisi Chi’yi arttırmak olan Chigong, Uzakdoğu kökenli tüm enerji sistemlerinin ve felsefi savaş sanatlarının da temelidir. Kısacası chi, tüm yaratılışımızın özündeki yaşam enerjisi olarak kabul edilir. Chigong ise Chi enerjisiyle bağlantıya geçmemizi sağlayan kozmik bir enerji dansıdır.   Chigong’un amacı nedir? Chigong, kişinin çevre ve evrenle olan uyumunu yeniden yakalamasına yardımcı olur. Bedeni, […]

Daha fazla oku

Sevdiğiniz İnsanlara Sarılmanın Vücudunuzda Yarattığı 5 Mucizevi Etki

Yönetici 13 Şubat 2020 Yorum yapılmamış

Sevdiğiniz İnsanlara Sarılmanın Vücudunuzda Yarattığı 5 Mucizevi Etki

İnsanlığın ilk yıllarından beri her toplumda gözlemlenen sarılma hareketi, aynı zamanda şefkatin de evrensel bir göstergesi. Hem ruhunuza hem bedeninize iyi gelen bu hareket, stresi azaltmakla kalmıyor, bir yandan da sizi kalp hastalıklarından koruyor. Tabii tüm faydaları bununla sınırlı değil!   Sarılmanın tüm faydalarını sizler için yazdık. İşte sevdiklerinize sarılmak için 5 etkili sebep…   1. Stresi azaltıyor Sarıldığınızda vücudunuz, oksitosin adında bir mutluluk hormonu salgılar. Bu mutluluk hormonu sayesinde olumlu ve pozitif düşünmeye başlarsınız. Pozitif zihin yapısı ise kaygılarınızla mücadele etmek için birebirdir. Negatif duygularla savaştığı için stres seviyenizi de azaltan sarılma, aynı zamanda ilişkilerinizi kavgalardan, çatışmalardan ve tartışmalardan korur.   2. Kan basıncını düzenliyor Sevdiğiniz birine sarıldığınızda kan basıncınızın düzenlendiğini biliyor muydunuz! Hem kalp ve damar sağlığınızı koruyan hem sizi sakinleştiren bu hareket, aynı zamanda zihninizi boşaltmak için de birebir. Yapılan araştırmalar stresli ve endişeli anlarda yükselen kan basıncınızı, sevdiğiniz birine sarılarak düzenleyebileceğinizi gösteriyor.   3. Uyku kaliteniz […]

Daha fazla oku

Yemekle olan ilişkimiz İnsanlarla olan ilişkimizi mi Anlatıyor?

Yönetici 13 Şubat 2020 Yorum yapılmamış

Yemekle olan ilişkimiz İnsanlarla olan ilişkimizi mi Anlatıyor?

Bir dondurmacıya uğradın, kendine en sevdiğinden 2 top dondurma söyledin. Külahı kaptığın gibi kendini sokağa attın. Hem dondurmanı yiyorsun hem de etrafının keyfini çıkarıyorsun. Kendini iyi hissediyorsun. Dondurma bitti. Kendini iyi hissetmeye devam ediyor musun yoksa dondurma bitti diye sen de bitiyor musun? Yemekle kurduğumuz ilişki insanlarla kurduğumuz ilişkiler hakkında ne diyor?   Başrol: YEMEK İnsanlarla kurduğumuz ilişkiler bizi biz yapıyor. Aynı zamanda etrafımızdaki nesnelerle kurduğumuz ilişkiler de bizim hakkımızda bir şeyler söylüyor. Bunlardan en göze çarpan ise yemeğin ta kendisi. Bazısı bir boşluğu doldurmak için tıkınırcasına yerken, bazısı tamamen kendini yemekten soyutlayıp bedenini bir şeylerden yoksun bırakıyor. Kant ve Nietzche gibi büyük filozofların hayatları boyunca sindirim sorunu yaşamaları ve kendilerine feda edercesine var ettikleri felsefeleriyle bir bağlantı var. Ana karakterimiz yemek fakat her birimizin onunla kurduğu ilişki bambaşka.     Dinç ve Dengede Olmak Etrafımızdaki bireylerle kurduğumuz ilişkileri düşünelim; Eğer onlardan keyif alıyorsak, üzülüyorsak, sinirleniyorsak ya da mutluluktan uçuyorsak […]

Daha fazla oku